Vücutta yaşanabilecek olası bir protein eksikliği durumu, çeşitli sağlık problemlerine neden olabilir. Böyle bir sorunda, protein eksikliğinin tam olarak neden kaynaklandığının bilinmesi, problemin teşhisi ve tedavisi açısından oldukça önemlidir.
Protein vücutta birçok farklı göreve sahip makro moleküllerdir. Yağ ve karbonhidratlar gibi makro besin çeşitlerinden bir tanesidir. DNA oluşumundan, hücrelerin oluşumuna ve hücreler arası iletişime kadar birçok farklı görevi bulunur. Özellikle hayvansal ürünlerde, beyaz ve kırmızı ette, yumurtada, süt ve süt ürünlerinde yüksek miktarlarda protein bulunur.
Protein eksikliği, vücudun ihtiyacı olan miktarda proteinin alınmamasına bağlı olarak ortaya çıkmaktadır. Dünya çapında tahminen bir milyar insan yeterli miktarda protein tüketememektedir. (2) Bu durum, özellikle Güney Asya ve Orta Afrika ülkelerinde görülmektedir.
Protein eksikliğinin neden olabileceği en önemli sorun, kuvaşiorkor (beslenme yetersizliği hastalığı) olarak bilinen hastalıktır. Bu hastalık, kıtlık ve dengesiz beslenmenin yaygın olduğu bölgelerde yaşayan çocuklarda oldukça sık görülür. Protein eksikliği vücudun neredeyse tamamını etkileyebilen bir durumdur ve birçok farklı belirti ile kendini gösterir.
İlginizi Çekebilecek Ürünler!
Şiş ve kabarık cilt ile birlikte kendini belli eden ödem, beslenme yetersizliği hastalığının klasik bir belirtisidir. Bilim insanları bu durumun albümin düşüklüğü ile ilişkili olduğunu düşünmektedir. Albumin, insan kanında en çok bulunan protein çeşididir. Albumin eksikliği dokulara kanın iletimi sırasında sorunlar yaratabilir, bu da dokuların su toplamasına sebep olabilir. Ayrıca protein eksikliği karın bölgesinde de şişkinlik yaratabilir (1).
Beslenme yetersizliğinin belirgin özelliklerinden biri de, karaciğerde yağ birikmesine sebep olmasıdır. Karaciğerde kontrol altına alınamayan yağlanma enflamasyona ve karaciğer hastalıklarına neden olabilir (2).
Saç, cilt ve tırnaklar büyük miktarlarda protein içerdikleri için, protein eksikliğinde olumsuz etkilenebilecek hassasiyete sahiptirler. Kuvaşiorkor hastalığına sahip çocuklarda kızarık, kesikli ve lekeli ciltler görülmektedir. (3) Protein eksikliği saçların incelmesine, saç renginin solmasına, saç kaybına, tırnakların yapısının bozulmasına neden olabilmektedir. (4)
Kas kaybı, protein eksikliğinin yaratabileceği en önemli sorunlardan bir tanesidir. Kaslar vücudun en önemli ve büyük protein depolarıdır. Beslenme düzeninde yeterince protein olmadığı ve vücudun yeterince protein alamadığı zamanlarda, vücut kas gibi dokularından protein kullanır. Bu da zaman içerisinde kas kaybının ve kas dokularının küçülmesine sebep olabilmektedir. Yapılan bir araştırma, özellikle yaşlı bireylerde az miktarda protein tüketiminin yüksek miktarda kas kaybına sebep olduğunu göstermiştir. (5)
Yetersiz protein tüketiminden olumsuz etkilenen dokular yalnızca kaslar değildir. Kemikler için de protein besini oldukça önemlidir. Yeterli miktarda protein tüketmemek kemiklerin incelmesine ve yoğunluğunun azalmasına neden olabilir. Bir araştırmada, her gün 20 gramlık protein takviyesinin post-menopoz dönemindeki kadınlarda kemik kaybını %2,3 oranında yavaşlattığı gözlemlenmiştir. (6)
Protein büyümeyi tetikler. Besin eksikliği, çocuklarda büyümenin yavaşlamasına sebep olabilmektedir. Birçok araştırma, düşük protein alımının büyümeyi zayıflattığını göstermektedir. (7)
Protein eksikliği bağışıklık sistemi üzerinde de olumsuz etkiler yaratabilir. Bozulmuş bağışıklık sistemi, ciddi bir protein eksikliği belirtisi olan enfeksiyon riskini veya şiddetini artırabilmektedir. (8)
Protein, açlık hissini azaltarak fazladan kalori alımını engeller. Protein eksikliği ise, vücutta açlık hissi ve yeme isteği uyandırır. (9)
Protein eksikliği sebebiyle oluşan en yaygın hastalıklar, Kwashiorkor (stres açlığı) ve Marasmus (ödemsiz malnütrisyon)’tur. Özellikle Kwashiorkor, ödem ve karaciğer büyümesi ile kendini gösteren bir protein eksikliği hastalığıdır.
Protein eksikliğini gidermek için tüketebileceğiniz protein içerikli besinler şunlardır; hayvansal gıdalar, mercimek, nohut ve barbunya gibi baklagiller, fındık, ceviz ve badem gibi kuruyemişler ile tohumlar.
Makro besinler için belirlenen diyet referans alımına göre yetişkin bir insan için günlük protein ihtiyacı, vücut ağırlığının kilogram başına 0,8 gram ve kilo başına 0,32 gramdır. Ortalama hareketsiz bir erkek için bu miktar günde 56 gram iken kadınlar için 46 gramdır.
Protein eksikliğinde kas yıkımı, hastalıklara karşı daha savunmasız hale gelme, vücudun çeşitli bölgelerinde sıvı birikimi nedeniyle şişlik ve hormonal dengesizlik ortaya çıkabilir. Detaylandıracak olursak; vücut protein eksikliğinde yeterli enerji için kas dokusunu tüketmeye başlar ve bu kas yıkımına yol açabilir. Protein eksik olduğunda vücudun enfeksiyonlar ile savaşma yeteneği azalır ve hastalıklara karşı daha savunmasız hale gelir. Protein, sıvı dengesinin korunmasında önemli bir rol üstlendiği için eksikliği şişliğe neden olabilir. Son olarak proteinler hormonların sentezlenmesinde rol oynadığı için eksik olması metabolik süreçleri ve hormon sentezini olumsuz etkiler. Bu da hormonal dengesizliklere yol açabilir. (10,11)
Protein eksikliğini gidermek için yeterli miktarda protein almak önemlidir. Yağsız et, süt ürünleri, yumurta, baklagiller ve kuruyemişler gibi çeşitli protein kaynakları açısından zengin bir diyet, vücut fonksiyonları için gerekli olan temel proteinlerin alınmasına yardımcı olur. Yaşı ilerlemiş olan yetişkinler için kas kütlesi ve güç kaybını önlemek amacıyla alımın daha yüksek ayarlanması gerekebilir. (12)
Kırmızı et, tavuk ve hindi gibi seçenekler, somon, sardalya ve ton balığı gibi yağlı balıklar; mercimek, nohut, fasulye gibi baklagiller yüksek protein içerikleriyle protein eksikliğini giderebilir. Ayrıca süt, yoğurt, peynir gibi süt ürünlerinin, chia ve keten tohumlarının, badem ve ceviz gibi seçeneklerin protein açısından zengin olduğu da bilinmektedir. Bunlara ilaveten yumurtanın hem beyazının hem de sarısının değerli bir protein kaynağı olduğunu gösteren çalışmalar vardır. (13, 14, 15, 16, 17, 18)
Annenin düşük protein tüketimi, etkili hücre metabolizması ve işlevi için gerekli olan spesifik amino asitlerin eksikliği nedeniyle embriyonik kayıplara, intrauterin büyüme kısıtlamasına (IUGR) ve doğum sonrası büyümenin bozulmasına neden olabilir. Hamilelik sırasında protein gereksinimleri, özellikle ikinci ve üçüncü trimesterde, fetal büyümeyi ve annenin artan metabolik taleplerini desteklemek için artırılır. Hamileliğin erken döneminde protein için önerilen diyet ödeneğinin (RDA) günde 46 gram olduğu tahmin edilmektedir; bu, ikinci ve üçüncü trimesterde günde 71 grama yükselir. Hamile bir kadının beslenmesi bu artan protein ihtiyacını karşılamazsa hem annenin hem de fetüsün sağlığını etkileyen bir eksiklik gelişebilir. (19, 20)
Tansu Tuğcu
Uzman Diyetisten