Elektrolitler, suda çözündükleri zaman küçük ve elektrik yüklü partiküller olan iyonlara bölünen minerallerdir.
Elektrolitler, vücudumuzdaki çoğu sistemi desteklediği bilinen minerallerdir. Sodyum, potasyum, kalsiyum, magnezyum ve klorür gibi elektrolitler, farklı özellikleri ile öne çıkar. Elektrolit takviyesi ürünleri de elektrolit eksikliklerinin giderilmesi amacıyla geliştirilmiştir.
Bu yazımızda elektrolitin ne olduğuna, ne işe yaradığına, elektrolit dengesizliği neye yol açtığına, eksikliğinin belirtilerine ve elektrolit takviyesi kullanımına ve daha fazlasına detaylı olarak bakacağız.
Elektrolitler, suda çözündükleri zaman küçük ve elektrik yüklü partiküller olan iyonlara bölünen minerallerdir. Kanda ve hücrelerde bulunan elektrolitler, vücut sıvılarını regüle ettikleri için fiziksel aktiviteler sırasında önem kazanırlar. Tansiyonu normal seviyede tutan ve kas ve sinir fonksiyonlarını destekleyen sodyum ve klorid, en çok bilinen elektrolitlerdendir. Takımın geri kalanında ise, kasların kasılmasına yardımcı olan kalsiyum; sağlıklı hücre fonksiyonları için destek veren magnezyum; enerji seviyesini ve pH dengesini düzenleyen potasyum ve fosfat vardır (1, 2).
Elektrolitler, vücutta su dengesini sağlama, sinir iletimi ve kas fonksiyonları gibi birçok fizyolojik süreçte kritik rol oynar. Sodyum ve klorür, kan basıncı ve su dengesinin korunmasına yardımcı olurken; potasyum hücresel işlevler ve sinirsel iletim için önemlidir. Magnezyum, enerji üretimi ve kas hareketleri üzerinde etkilidir. Kalsiyum ise kan pıhtılaşması ve kas kasılmaları gibi süreçlerin düzenlenmesinde önemli bir mineraldir (2, 3).
İlginizi Çekebilecek Ürünler!
Elektrolit dengesizliği, sıvı kaybına bağlı olarak kaslarda ağrı, kalp fonksiyonlarında düzensizlikler, baş dönmesi ve sinir sistemiyle ilgili sorunlara neden olabilir. Bu gibi durumlar, aşırı terleme, diüretik ilaç kullanımı veya böbrek hastalıkları gibi faktörlere bağlı olarak gelişebilir (2, 4).
Potasyum veya magnezyum eksikliği, kas kramplarına ve zayıflığa neden olabilir (3).
Sodyum dengesizlikleri, düşük enerji seviyelerine ve genel bir yorgunluk hissine yol açabilir (2).
Kalsiyum, potasyum veya magnezyum eksiklikleri, kalp ritmini etkileyebilir (4).
Özellikle sodyum dengesizlikleri, zihinsel karışıklığa neden olabilir (2).
Özellikle sodyum veya klorür eksikliği, sindirim sistemiyle ilgili semptomlara yol açabilir (4).
Düşük kalsiyum veya magnezyum seviyeleri, ekstremitelerde karıncalanma hissine veya uyuşmaya neden olabilir (3).
Elektrolit dengesizliğini gidermek için; yeterli su tüketimine özen gösterebilir, beslenme düzeninizi değiştirebilir ve gerekirse bir uzmana danışarak elektrolit takviyeleri kullanabilirsiniz.
Daha detaylı bakacak olursak:
Yeterli miktarda su tüketmek, vücudun düzgün çalışabilmesi için temel bir gerekliliktir. Su; hücrelerin sağlıklı işleyişi, sindirim sistemi ve böbreklerin doğru çalışması için kritik bir role sahiptir. Ayrıca, suyun vücuttaki toksinleri atmaya yardımcı olması ve cildin nem dengesini koruması da büyük önem taşır. Bu yüzden, özellikle sıcak havalarda veya egzersiz sonrası, su tüketimine dikkat edilmesi gerekir (5).
Potasyum, kalsiyum ve sodyum gibi temel elektrolitlerin yeterli miktarda alınması, vücudun düzgün çalışması için hayati öneme sahiptir. Potasyum açısından zengin muz, hücrelerin su dengesini koruyarak kalp ritmini düzenlemeye yardımcı olabilir. Kalsiyum ise kemik sağlığının yanı sıra kas kasılmalarının ve sinir fonksiyonlarının sağlıklı bir şekilde gerçekleşmesine katkı sağlar, bu nedenle süt ve süt ürünleri bu minerali almanın en etkili yollarından biridir. Sodyum ise vücudun sıvı dengesini ve kan basıncını düzenlemekte kritik bir rol oynar, bu yüzden tuzlu atıştırmalıklar veya tuzlu gıdalar tüketmek, bu minerali dengelemek için faydalı olabilir (6).
Elektrolit takviyeleri, vücutta mineral dengesizliği yaşanan durumlarda, yoğun fiziksel aktiviteler sonrası destekleyici olarak tercih edilebilir. Ancak aşırı ve kontrolsüz kullanımı, elektrolit dengesini bozabilir ve olumsuz etkilere yol açabilir. Sporcular, antrenman öncesi, sırasında ve sonrasında elektrolit alımını düzenleyerek performanslarını ve toparlanma süreçlerini destekleyebilir (7, 8).
Elektrolit tozu; sodyum, potasyum, kalsiyum, magnezyum ve klorür gibi temel elektrolitleri sağlayan bir takviyedir. Araştırmalar, elektrolit takviyesinin özellikle fiziksel aktivite sırasında veya terleme ya da hastalık yoluyla sıvı kaybından sonra hidrasyonu ve iyileşmeyi destekleyebileceğini göstermektedir. Bu toz genellikle bir rehidrasyon çözeltisi oluşturmak için suyla karıştırılarak tüketilir ve egzersiz sırasında veya dehidrasyondan sonra kaybedilen elektrolitlerin yerine konulmasını kolaylaştırır (9).
Elektrolitler vücuttaki sıvı dengesini sağlayan ve sinir ve kas fonksiyonları için mutlaka gerekli olan besinlerdir. Bu nedenle spor içeceklerine daha çok sodyum ve potasyum eklenmektedir. Genellikle kısa süreli egzersizlerde elektrolit takviyesine ihtiyaç yoktur çünkü terin %99’u sudan ve %1’i elektrolitlerden oluşur. Su, dengeli bir diyet ile birleştiği zaman, vücudun normal sıvı ve elektrolit ihtiyacını karşılamaya yeter. Elektrolit takviyesi, özellikle sıcak bir ortamda yapılan ve 2 saatten fazla süren aralıksız aktivitelerin sonunda alındığında faydalı olabilir (10).
Egzersiz sırasında vücudun elektrolit dengesinde değişme olabilir. Vücut terleme yoluyla elektrolit kaybettiği zaman, bu kendini kas krampları, yorgunluk, mide bulantısı ve zihin bulanıklığı olarak gösterir (11).
Sodyum hücre dışı sıvıda en çok bulunan katyondur. Nöronların ve kas hücrelerinin arasındaki elektriksel aktivite için gereklidir. Sodyum dengesizliği hiponatremi ya da hipernatremiye yol açar. Hiponatremi, aşırı terleme, diyare (ishal), baş dönmesine yol açan kusma, kafa karışıklığı, güçsüzlük, düşük tansiyon ve şok sebebiyle gerçekleşir. Hipernatremi, aşırı su kaybı ya da aşırı sodyum tüketmeye bağlı, ya da aşırı susuzluk ve ajitasyona bağlı olarak hücre içi sıvı kaybıyla gerçekleşir (12).
Potasyum hücre içi sıvıda en çok bulunan katyondur. Nöronların ve kas hücrelerinin arasındaki elektriksel aktivite için gereklidir. Potasyum dengesizliği hipokalemi ya da hiperkalemiye yol açar. Hipokalemi, kusma, diyare, yorgunluğa yol açan böbrek hastalıkları, kafa karışıklığı ve kalple ilgili bozukluklar sonucunda gerçekleşir. Hiperkalemi, güçsüzlüğe yol açan Addison hastalığı, anormal hisler ve kalp krizine yol açan aritmiler sonucunda gerçekleşir (13).
Vücuttaki kalsiyumun %98’i kemiklerde ve dişlerde bulunur. Nöronların ve kas hücrelerinin normal tepki vermeye devam etmeleri ve kan pıhtılaşması için gereklidir. Dengesizliği hipokalsemi ya da hiperkalsemiye yol açar. Hipokalsemi, kalsiyum eksikliğinden doğan kasılmalara yol açan hipoparatiroidizm ya da az kalsiyum alımına bağlı ortaya çıkar. Hiperkalsemi, kas güçsüzlüğüne, kemiklerin zayıflamasına ve böbrek taşlarına yol açan hiperparatiroidizm sonucunda ortaya çıkar (14).
Vücuttaki magnezyumun %50’si kemiklerde bulunur. Hücre içi sıvıda en çok bulunan katyondur ve özellikle kalpteki hücreler başta olmak üzere sinir ve kas hücrelerinin aktiviteleri ve ATP üretimi için gereklidir (15).
Klorid, hücre dışı sıvıda en çok bulunan anyondur. Hücrelerin içine kolaylıkla girebilir ve çıkabilir. Osmotik basıncı regüle etmeye yardım eder. Gastrik sıvıların içerisindeki hidroklorik asitin bir parçasıdır ve pasif olarak sodyumu takip etme eğilimi gösterir (16).
Bikarbonat tampon sisteminin önemli bir anyonudur. Karbondioksiti kan içerisinde taşımak için kullanılır. Dışarı atılmasını böbrekler kontrol eder ve ihtiyaç doğduğu takdirde tekrar geri absorbe edilebilir (17).
Vücuttaki fosfatın %85’i kemiklerde ve dişlerde bulunur. Hücre içi sıvısında bulunan temel anyonlardan biridir. Fosfat DNA, RNA, ATP, fosfolipitler, ve aynı zamanda fosfat tampon sisteminin bir parçasıdır (18).
Sülfat, bazı amino asitlerin ve proteinlerin yapı taşlarından biridir. Bu molekül, vücutta çeşitli biyokimyasal süreçlerde önemli bir rol oynar. Örneğin, sülfat içeren amino asitler, proteinlerin doğru şekilde katlanması ve işlev görmesi için gereklidir. Ayrıca, sülfat, bağ dokusu ve kıkırdak yapısının korunmasında da katkı sağlayabilir. (19).
Gözde Doğan
Sporcu ve Diyetisyen